McKinsey’ye göre üreticilerin yüzde 90’ı son bir yılda tedarik zincirlerinde ciddi sorunlarla karşılaşırken, bu aksaklıklar büyüme fırsatlarını önemli ölçüde engelliyor.
Kurumsal kaynak planlama pazarının liderlerinden Industrial Application Software (IAS), şirketlerin bu küresel meydan okumaya karşı kriz anlarında ayakta kalmalarını sağlayacak “dijital dirençliliğe” odaklanmaları gerektiğini vurguluyor.
Kırılgan tedarik zincirine karşı dijital omurga
Tedarik zincirlerindeki kırılganlığın temel nedeni, şirketlerin farklı departmanlara hapsolmuş, birbiriyle iletişim kuramayan veri ve sistemlerinde yatıyor.
Uzmanlara göre birçok üretici, tedarik ağındaki bir aksaklıktan haberdar olabilmek için bir haftadan fazla süre kaybediyor.
Bu gecikmeler milyonlarca liralık üretim kaybına yol açarken, domino etkisiyle lojistikten üretime, müşteri memnuniyetinden finansal dengelere kadar tüm zinciri olumsuz etkiliyor.
Üreticiler için bu kırılganlığın panzehiri, tüm operasyonel birimlerin tek bir dijital omurga üzerinde birleştiği ve yaşayan veri akışının sağlandığı bütünsel ERP sistemleri olarak öne çıkıyor.
IAS tarafından geliştirilen Canias ERP platformu da bu ihtiyaca yanıt veren çözümler arasında dikkat çekiyor.
Tek bir platform üzerinde sağlanan senkronize veri akışı; üretimden lojistiğe, satıştan finansa kadar tüm birimleri aynı anda bilgilendirerek şirketlere anlık karar alma kabiliyeti kazandırıyor.
IAS uzmanlarına göre bu senkronizasyon, üreticileri reaktif olmaktan çıkarıp proaktif yönetim yeteneği kazandırıyor — bu da dijital dirençliliğin temelini oluşturuyor.
May Fren örneği: Dijital omurga ile kırılganlığı aşmak
70’ten fazla ülkeye ihracat yapan otobüs ve kamyon fren sistemleri üreticisi May Fren, bu dönüşümün Türk sanayisindeki güncel örneklerinden biri oldu.
50.000’den fazla malzemeyi yönetmenin getirdiği zorluğun üstesinden gelmek isteyen şirket, IAS iş birliğiyle kendi tedarik zinciri dinamiklerine uygun interaktif yönetim sistemi kurdu.
Satın almadan üretime, sevkiyattan satış siparişine kadar tüm tedarik zincirinin birbiriyle haberleştiği canlı bir sistem kurduklarını belirten May Fren ekibi, yapının IAS’ın sunduğu esneklik sayesinde standartların ötesinde, tamamen kendi ihtiyaçlarına göre geliştirildiğini aktardı.
Bu örnek, üreticilerin krizlere karşı daha dayanıklı hale gelebilmesi için doğru teknoloji ortaklığının önemini vurguluyor.
IAS, geliştirdiği Canias ERP ve yazılım geliştirme platformu TROIA ile şirketlerin “hazır kalıplar” yerine kendi dinamiklerine uyarlanabilen çözümler üretmesine olanak tanıyor.
“Dijital dirençlilik rekabet avantajı haline geliyor”
IAS Yetkinlik Merkezi Lideri Celal Bilgin, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Üreticiler için artık mesele sadece maliyetleri düşürmek değil; beklenmedik şoklara karşı kırılmayan, ayakta kalabilen yapılar kurmak.
Biz de IAS olarak şirketlerin kendi dijital omurgalarını inşa etmelerine imkân veriyoruz.
Dijital dirençlilik, iş dünyasının gelecekteki en önemli rekabet avantajı olacak.”
KOBİ’ler için önemi
Dijital dirençlilik kavramı yalnızca büyük sanayi şirketlerinin değil, üretim yapan KOBİ’lerin de kriz dönemlerinde ayakta kalabilmesi için kritik bir gereklilik haline geldi.
ERP ve veri entegrasyonu çözümleri, küçük ölçekli işletmelerin operasyonel kör noktalarını ortadan kaldırarak hızlı tepki kabiliyeti kazandırıyor.
Bu da KOBİ’lerin rekabet gücünü artırıyor, üretim süreçlerinde şeffaflığı ve verimliliği destekliyor.
IAS gibi teknoloji sağlayıcılarının sunduğu esnek çözümler, KOBİ’lerin dijitalleşme yolculuğunda stratejik bir güvence sağlıyor.
Daha fazla içerik için Dijital Dönüşüm sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.


